23 Mart 2010 Salı
İşte Benim Hayatım (1) - Tanışma
Açılan kapıdan içeri girdi. Bu evi gösteren ışığı izlemeye devam etti. Işığın rehberliğinde kendisini bekleyen odayı buldu, içeri girdi. O kadar sıcak bir “hoş geldin” ile karşılanmıştı ki, hiç yabancılık çekmedi. Zaten bildiği, tanıdığı bir yerde olduğunu hissetti. Hemen sırtındaki yükü yere indirdi. Yorulmuştu, yükten kurtulmak iyi geldi. Odaya yerleşmeyi düşündü ama odada sımsıcak gözüken bir yatak ve duvara gömülmüş bir ekrandan başka bir şey yoktu. Gene de eğilip yükünden bir parça aldı. O anda duvarda tam da o parçaya uygun bir raf belirdi. İnanamadı, yanına yaklaştı rafın. Sonra elindekini rafa yerleştirdi. Aynı umut ve heyecanla bir parça daha aldı, sonra bir parça daha. Her parça ile birlikte yeni raflar, dolaplar, çekmeceler, kutular belirdi odada. Teker teker yerleştirdi her şeyini. Yerini bulan her parça ile hafifledi. Evin onu böylesine içine almasının mutluluğuyla dinlendi. Yavaşça yatağa uzandı, sımsıcak uyudu.